19 Kasım 2019 Salı

Dünyanın Merkezi Çorum

Çorum Kulesi mi ? Eyfel mi ?

Aslında Çorum'a Hattuşaş'ı ziyaret etmek için bile gidilir. Hattuşaş tarihin en gizemli uygarlıklarından biri olan Hititlerin ilk baş kentidir. Sonrasında baş kent Kayseri Kaniş Karum olmuş Kral Anitta'nın hançeride Kayseri'de Kanişte bulunmuştu..

Hattuşaş'ı düşünürken Dünyanın merkezinin Çorum olarak işaretlendiği geldi aklıma . Konuyu biraz araştırmak istedim. Kayserili olarak bunu nasıl paraya çevirebileceğimizi düşündüm...

Google ''Geographical centere of all land surfaces of Earth 2016'' başlığı ile Dünyanın merkezini Çorum olarak bildirince pek çok insan bunu magazin haberi gibi algıladı. Bunu yapan Google değil bir sosyal medya kullanıcısı idi. Wikipedia’da Dünyanın merkezi başlığında Çorumu merkez olarak yazmışlardı.Peki bunun aslı olabilir mi ?

İşin aslı ve akla yakın yönleri vardı. Bunu ispatlayan çalışmalar vardı. ABD'li fizikçi Andrew J. Woods 1973 yılında yaptığı hesaplamalar sonucu dünyanın coğrafi merkezini Ankara'nın 150 kilometre güneydoğusu olarak belirlemişti. 2003'te Holger Isenberg ise küresel dijital yükselti modeliyle yaptığı yeni bir hesaplamayla dünyanın merkezini Çorum olarak açıklamıştı.

Dünyanın merkezi neresiydi gerçekten. Mekke mi ? Mescidi Aksa mı? Peri bacaları yada Roma mı ? Tokyo yada Piramitler mi ? Bu sorunun cevabını herkes aramıştı. Cevaba en yakın seçenek her açından Çorum olarak çıkıyordu.

Buna en çok karşı çıkanlar bizim Türk bilim insanları oldu, dünyanın magnetik alanından girdiler, levhaların kalınlıklarından çıktılar. Yok efendim siz buna aldırış etmeyin, dünyanın merkezi sürekli değişir dediler...

Isenberg’in, Çorum’un dünyanın merkezi olduğunu belirten söz konusu yazısına http://mars-news.de/ isimli siteden halen ulaşılabiliyor.

Ankara Üniversitesinden Prof. Dr Hakan Yiğitbaşıoğlu ; Bilimsel bir tarafı yok. Dünya haritasının tam ortasına denk gelen yer neresi diye bakmışlar, “Türkiye’de Çorum kentine denk geliyor” deyip o şekilde bulunmuş bir şey diyor. Bu açıklama bile bizim için yeterli olmalıdır. Dünyanın tam ortasına denk gelen yer Moskova olsa, Berlin olsa, Paris yada başka bir kent olsa onlar bunu kendi lehlerinde kullanmak yerinde görmezden gelirler miydi ?

Ankara Üniversitesi Kreiken Rasathanesi Müdürü Selim Selam: Dünyanın merkezi değil bu. Bu coğrafi anlamda baktığınız zaman karaların kapladığı yerlerin dağılımını dikkate alıp yüzeyde bu kara dağılımının merkezinin neresi olabileceğini söylüyor. Yüzey itibarıyla karaların dağılımının merkezinin nereye düştüğünü söylüyor. Yani “Yerin yüzeyi itibarıyla kara dağılımının merkezi noktası neresi?” sorusunun cevabı bu diyor. Eee yani Çorum her açıdan Dünyanın merkezi neresi sorusunun en uygun, mantıksal ve en bilimsel cevabı...

Çorum Belediye Başkanı Muzaffer Külcü olaylar gündemde iken “Dünyanın merkezi” sloganıyla turist çekmeyi planladıklarını söylemişti. Külcü, “Artık ‘Çorum’dan geliyoruz’ demeyeceğiz. ‘Dünyanın merkezinden geliyoruz’ diyeceğiz. Açıklamaların bilimsel bir yanı az da olsa var diye konuşmuştu.

Bizim yapmamız gereken gelen bu pasları Türkiye ve Çorum adına gole çevirmek olmalıdır.

Reddetmek yerine bunu ispatlamaya yönelik çalışmalar yapıp yayınlatmak, bilimsel dergiler kadar yurt dışındaki magazin dergilerinde Çorum'u Dünyanın merkezi olarak öne çıkartmak olmalıdır.

Düşünsenize Dünyanın merkezinin Çorum olarak bilinmesini ve tanınmasını sağladığımızı ve oraya Eyfel kulesinden daha modern tekniklerle daha yeni, dayanıklı formüllere sahip malzemelerle bir kule yaptığımızı...

Biliyor musunuz ? Cografi hiç bir özelliği olmayan demir yığını Eyfel kulsini 6 milyon turist ziyaret ediyor. Sizce Dünyanın merkezine yapılacak Çorum kulesini görmeye ve dünyanın merkezinde fotoğraf çektirmeye kaç kişi gelir ?

Çorum Türkiye için ikinci Antalya olabilir. Bu olasılığı paraya çevirmek için neden çalışmıyor uğraşmıyoruz anlamak mümkün değil....

Mustafa Çimen
Dünya'nın merkezinden bildiriyor.
Çorum 12/11/2019

8 Kasım 2019 Cuma

Z kuşağı

Z Kuşağı

Sıcak yaz günlerinin sonu gelmiş, Sonbahar yavaş yavaş kendini belli etmeye başlamıştı. Avanos’tan Kayseri’ye dönerken radyoda spiker Z kuşağının internete olan bağımlılığından bahsediyordu. Arabanın penceresinden dışarıyı seyrederken yanımızdan geçen son model arabalar, tarlalarda çalışan çiftçilerin kullandığı teknolojik traktörler, zaman tünelinde pek çok şeyin geçmişte kaldığını anbean her manzarada bana hatırlatıyordu.
M.Ö.4000’li yıllarda yaşayan Sümerler'den kalma bir tablette “Bu gençlik nereye gidiyor” yazısını gördüğümden beri gençleri sorgulamıyorum diyen Muazzez İlmiye Çığ’ın rahatlığı geldi aklıma. 2000’li yıllardan bu yana teknoloji o kadar hızlı gelişmişti ki anlamak ve uyum sağlamak o derece zordu.
Sosyologlar 1965-1980 arasına X Kuşağı, 1980-1999 arasına Y Kuşağı derken 2000 ve sonrasına da Z Kuşağı diyordu. Z Kuşağı’nda en bariz özelliklerden biri gelecek kaygısı taşımamalarıymış...
Benim gözlemlerime göre de: Z kuşağı, her şeyin çok kolay başarılacağına dair gerçekle örtüşmeyen, realist olmayan bir fikir okyanusunda “ imkansız yoktur” gemisinde seyehat etmektedirler.
Ülkemizde 1.200.000’in üstünde öğrenci LGS sınavına girerken,2.500.000 genç de üniversite sınavlarına hazırlanmaktadır. İşin acı boyutu çalışma azminden ve gelecek kaygısından uzak bu gençlerin ancak %1’i en iyi bölümlere girecek %10’luk kesimi de iş bulabilecek mesleklere namzet fakültelerde okuyacak. Türkiye ve Dünya gerçekleri penceresinden perdeyi azcık aralayıo bakınca geri kalan %90’lık kesimin hayatları umdukları kadar kolay olmayacak gibi görünüyor.
Belki de bu X ve Y Kuşağı dedikleri bizlere böyle geliyor. Çünkü yaşadığımız acı tecrübelerle, görüp geçirdiklerimize dayanarak oluşturduğumuz mantık muhakememizle bunu öngörebiliyoruz.
Sokakta oyun oynamak yerine tabletlerde oynayanıp, düşmenin acısını dizlerindeki yaralardan tatmayanların ayakta kalma mücadelesini de bizler gibi veremeyeceklerini düşünüyoruz.
Sabretmeyi bilmeyen, tasarrufun ne olduğu bilincine ulaşamamış, armutların hep pişmiş şekilde ağızlarına düşeceğini sanan kişilerin gerçeklerle yüzleşmesinde yaşayacakları acının çiğ köfte acısına benzemeyeceğini yaşayarak öğrendik,, yaşayanlara bizatihi gözlemleyerek şahitlik ettik...
Geleceğe bu düşüncelerle bakarken hepimizin evlatları işte bu Z kuşağından. Kendi kafamıza göre onlara gelecek inşa edemiyoruz, yaklaşan gelecekten de asla kaçış yok
Umarım yanılan X ve Y Kuşakları olur...
Mustafa Çimen