Veteriner elektronik reçete sisteminde her şey düşünülmüş. GTVHB
ilgili dairesi harika bir sistem geliştirmiş. Her yerinde emek ve düşünce var,
kimsenin emeğine saygısızlık etmiş olmak istemem. İsmi her ne kadar
elektronik reçete sistemi olsa da bu sistem ; stok kontrolü, istatistik,
reçete, hayvan kayıt sistemi, hastalık ihbar sistemi, raporsuz sevk edilen
hayvan tespiti, küpe ihbarı, kedi köpek sayımı ve burada belirtmediğim
pek çok işi bir arada yapacak ve bunları serbest veteriner hekimler sayesinde gerçekleştirecek.
Bu sistemden vergi dairesine
bir link verilirse klinisyen arkadaşlarımız muhasebeci derdinden kurtulup artık
günlük vergi dahi ödeyebilir. Olası vergi denetlemesi sırasında bu sistem üzerinden
karşılaştırma yapılıp faturalandırılması unutulan, ya da sisteme yanlışlıkla
muayene reçetesi olarak girilen her muayene karşılığı gerekli faturalar
sorulabilir, fatura ve fiş karşılığı yoksa ağır müeyyidelerle karşı karşıya kalmak kaçınılmaz gibi
görünüyor. Elektronik reçete sistemi maliyeciler içinde harika bir sistem olmuş.
Bu sisteme ekstra bir sekme eklense
suni tohumlama kayıtlarını da direk girebiliriz, bu bizi her koçanına para
ödeyerek aldığımız makbuz derdinden kurtaracaktır. Tarım il müdürlükleri bu
ekstra sekme ile döner sermaye geliri kaybına uğrayacağı için her elli girişte
döner sermayeye makbuz ücreti ödemek serbest veteriner hekim arkadaşlar için
zevkle yapacakları bir ödeme olacaktır. Öte yandan suni tohumlama kaydını girerek bakanlıkta suni tohumlama ile ilgili daire ve
damızlık birliklerine de çok büyük kolaylıklar sağlarız. Nede olsa başka
kurumların iş yüklerini bedavaya
omzumuza almaya hepimiz çok hevesliyiz.
Devletimize ve
hayvancılığımıza destek vermek serbest çalışan veteriner hekimler olarak
bizlerin de vazifesidir. Ancak bu sisteme veri girmek, satılan her kalemi,
gidilen her hastayı bakanlığa direk bildirmek, epey vakit alacak ekstra bir iş
yükü demektir. Bu iş yükünün altına veteriner hekimler bakanlık için girecek. Ne tuhaftır
ki bu işi bakanlık adına gerçekleştirdikleri içinde hiçbir ücret almayacaklar aksine
kendilerini bekleyen cezalara, vergi yüküne de hazır ve razı olacaklar.
Müşterisine veresiye
çalışmaya mecbur , firma ve depolara vade farklı ödeme yaparak çalışmaya mahkûm
edilen klinisyen veteriner hekimler bu sistemle bakanlığa da kölelik
yapacak, bunda ne sakınca var ? Diye soranları görür gibiyim. Onlara şunu söylemek
istiyorum. Her emeğin karşılığı olduğu gibi veteriner hekimlerinde emeklerinin karşılığı
vardır ve ödenmelidir. Bu sistemi kullanmaya razı olan veteriner hekimlerin
emekleri karşılıksız bırakılmamalıdır. Düşünün ,bir kısım arkadaşlar bakanlıklarda,
müdürlüklerde, odalarında kahve yudumlarken bizim serbest klinisyen veteriner
hekim arkadaşlar gittiği köyü, tedavi
ettiği ineği, ineğin hastalığını, verdiği ilacı, ilacın dozunu, gramını
sisteme girmeye çabalayacak. Bu çaba sonucunda ay sonu bakanlık kaç ishal
danamız var, kaç inekte deplasman gerçekleşti, kaç inek abort yaptı, kaç buzağı doğdu vb. pek çok
şeyden haberdar olacak. Bakanlık ve firmalar en çok kullanılan antibiyotik ve
ilaçlar hangisi, hangi firmanınki hangi bölgede daha çok tercih ediliyor
bunları da net şekilde bilerek iş yapacak. Ülke hayvancılığı ve veteriner ilaç
politikaları artık serbest veteriner hekimlerin verileri sayesinde daha net
şekillendirilecek.
Devasa bakanlık kadroları,
bütçeleri ve teşkilatları ile başarılamayan pek çok şey bu sistem sayesinde bedavaya,
yurdun dört köşesinde koşuşturan klinik hekimlerinin emekleri ve gayretleri ile
başarılacak.
Bunun yanında kölelik görevini
aksatan hekimleri tespit etmek, cezalandırmak, merkezden, teşkilatı onun
üzerine yönlendirmekte epey kolay olacak.
Bu sistemle gereksiz
antibiyotik kullanımının önüne geçileceği de söyleniyor.
Dünya antibiyotik direnci ile
mücadele ediyor. Avrupa’da en çok antibiyotik tüketen ülke Türkiye. Antibiyotik
direnci milli risk haline gelmiş durumda. Bu gerçekler bıçak gibi bizi
keserken, veteriner ilaç firmaları, ne
kadar çok antibiyotik ve ilaç satarlarsa o kadar mutlu olmaya devam ediyorlar. Antibiyotikler
başı boş şekilde, keyfi etiket fiyatları ile, firmaların kafalarına göre
oluşturduğu ve bakanlığa onaylattığı fiyatı politikası ile piyasada cirit
atıyor.
Örneğin A firması etiket fiyatı
150 lira olan B antibiyotiğini satmak için veteriner kliniğine ya da eczaneye geliyor.
Klinisyen hekime ya da eczaneye seçenekler sunuluyor. 10 adet alırsan 60
liradan, 100 adet alırsan 40 liradan, 1000 adet alırsan 30 liradan bu
antibiyotiği alabilirsin deniliyor. Hekim arkadaş1000 adet antibiyotiğe
ihtiyacı olmasa da para kazanabilmek için ve fiyat avantajından faydalanabilmek
için 1000 adet alıyor ve 2000 adedini 20 liradan almış olan diğer meslektaşı
ile rekabet ederek 30 liradan piyasaya sunuyor. Bu sistemde firmadan
başka kazanan, milletimizden başka zarar eden yok.
Yukarıda örneklemeye çalıştığım
olay hikâye değil gerçek. Bu olayda suçlu aramak istiyorsak ben listenin
başına Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığını koyarım. Önceki bakanımız Syn. #FarukÇelik beyefendiye de koyunu bu şekli ile anlatmıştım.
‘’Gücü ilaç firmalarına,
ithalatçılara yetmediği için antibiyotikler dahil veteriner ilaçlarının
piyasadaki hareketlerini kontrol altında tutamayan ve düzenleyemeyen bakanlığımız, ilaçlara
barkot koyup sabit fiyat ile satışlarını ayarlayamayan bakanlığımız, antibiyotiklerin
kontrolsüz şekilde ihtiyaçtan fazla satılmasına göz yuman bakanlığımız,
veteriner ilaçlarının stratejik ürün olduğuna ve alelade ticaret malı
olmadığına kör kesilen bakanlığımız ne kadar mühim proje başlatmış’’ diyenlere
ne diyeceğiz ?
Babayiğitlik, milli ve yerli
olmak kalp krizi geçiren hastanın kan şeker seviyesini ayarlamak için ona
insülin vermek değil onu bir an önce anjiyoya almaktır.
Büyük tehlike; sabit fiyatı
olmayan antibiyotiklerin yukarıda anlattığım politika ile pazarlanmasının önüne
geçememektir
Mesele, stratejik ve biyolojik
silah olan antibiyotikleri mezat malı olmaktan kurtarmamaktır. Stratejik personel olan Veteriner hekimlere
saygı gösterip hak ettikleri yaşam refahını sağlamamaktır.
Mesele, elektronik reçete
sistemi adı altında bakanlığın tüm amelelik işlerini serbest
veteriner hekimlerin sırtına yüklemesine göz yummaktır.
Mesele, veteriner fakültesi adı
altında veteriner liseleri kurmaktır.
Mesele, ana konuları göz ardı
edip, yan konularda oyalanmaktır.
Mesele, iyi bir şey yaptığını
sanan ancak konunun özüne bir türlü inemeyen bakanlık personelleri meselesidir.
Mesele, ben yaptım oldu meselesidir.
Mesele, ben yaptım oldu meselesidir.
Mesele, yanlış yol haritalarını
doğru harita gibi konuyu bilmeyen bakanlara yutturmak ve siyasetçileri
halk nazarında küçük düşürmektir.
Tekrar söylüyorum. Hasta
kalp krizi geçiriyor, acil anjiyo lazım. Mesele hastanın kan şekerini değilidir.
Siz hala anlamadınız mı ?
Mesele bu ülkenin
hayvancılığını bitirmek meselesidir.
#Fakıbaba #Tarım
#Tarımbakanlığı #Cumhurbaşkanı #RecepTayyipErdoğan
Mustafa Çimen
Veteriner Hekim
Kayseri
Veteriner Hekim
Kayseri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder