26 Aralık 2013 Perşembe

Habilistan'ın Fethi Teorisi


Evvel zamanlarda; imanlı, mert, kolay alt edilemeyen kahraman insanların yaşadığı bir ülke varmış. Hâbilistan’mış buranın adı. Bir de bunların kadim düşmanları Kabililer varmış. Kabililer galibiyet için her türlü yolu denemişler, hezimet üstüne hezimet yaşamışlar. Sonunda Hâbilileri mertçe savaşarak asla yenemeyecekleri anlamışlar.. 

Kâbililerin lideri, toplantı ve tartışmaların ardından, yüzlerce fikir üzerinde düşünüp kararını vermiş. Meclisini toplayıp, '' Harika bir planla karşınızdayım.'' diyerek, gururla konuşmaya başlamış. '' Hâbilistan’ı ele geçirip, kendi çıkarlarımıza alet edebileceğimiz, yeri gelince de çökertebileceğimiz yolu buldum ! ''

''Sabırsızlanmayın, basamak basamak aktaracağım. Planımız şöyle: Hâbilistan’dan kafası çalışan, oturup kalkmasını, edebi adabı bilen, üstün hitap ve ikna kabiliyetine sahip, din konusunda bilgili, gözleri çabuk dolan, ağzı kalabalık, Hâbililer’in menfaatlerini gözardı edecek birini bulalım. Hâbilistan’ı fethettirecek kahramanımızın ismi Habifeth olsun. ' Habifeth’in gözleri çabuk dolsun, çünkü Habilistanlılar duygusal çocuklar.

Habifeth’i, sistemin çarpık çarkları arasında ezilmiş; adam yerine konmamış ; başarı için çırpınmış fakat başarısız olmuş; şanı şöhreti pek seven, pohpohlanmaya bayılan, lider doğduğuna inanan ama bir türlü istediği seviyelere yükselememiş, milletine hırslanmış ve kinlenmiş Hâbililer arasından seçelim. Öyle olmayan birini ' Habifeth’imiz' yapamayız ! ''

Onunla anlaşalım. “Artık sen bizim adamımızsın, biz ne dersek o olur. Seni öyle noktalara getireceğiz ki aklın durur. Bize yamuk yapma yeter, yükseleceksin. Seni hak ettiğin, layık olduğun yere getireceğiz. Cahil Habilistanlılar senin yüceliğini anlayamamışlar. Seni onurlandıracağız, herkes kıymetini bilecek. Siyasetçiler, gazeteciler, sanayiciler, sanatçılar kapında sıraya geçecek, göklere çıkacaksın.” diyelim. ''Vaad ettiğimiz şeyler, teklif ettiğimiz makam gözünü döndürecek eminim. Teklifimizi reddederse reddetmeyen birini buluruz, Habilistan’da hain mi yok ?''

O'na sıkışmaması için destek olalım. Maddi, manevi, ilmi, siyasi, ekonomik, ticari konularda yardımcı olacak bir ekip oluşturalım. Zorlanmasın . Zaten Habilistan gazetelerinin bazıları avucumuzun içinde, onları kullanırız. Alttan alttan, çaktırmadan Habifeth’in yıldızını parlatırız. Aynı zamanda diğer gazetelere, gazetecilere para verip Habifeth’i mazlum din alimi gibi gösterdik mi Habililer’e zokayı yutturduk demektir . Habifeth’i dini önder veya din büyüğü olarak lanse edebilirsek her işimiz tamam. Hâbilileri gaza getirir Habifeth'i baş tacı yaptırırız… 

Hâbilistanlılar hassas çocuklar, mazlumu severler. 

Hâbililer içinde dinlerine hizmet ettiğini düşünerek O’nun peşinden gidenler çoğaldıkça, gönül verenlerin sayısı arttıkça, perde arkasından iplerini elimizde tuttuğumuz fedai ordumuz olur. 

Hâbilistanlılar ataları gibidir, dinleri için canlarını feda ederler. 

İkinci aşamaya geçtiğimizde, para ile sızamadığımız kurumlara sızma zamanımız geldi demektir. Para verip gazete, televizyon alabilirsiniz; fabrika kurabilirsiniz lakin devlet alamazsınız veya devlet kadrolarını sizin için dolduracak, zamanı geldiğinde bilerek yada bilmeyerek emrinize uyacak on binlerce kişiyi bulamazsınız. Bu problemi halletmek için de Habifeth’e inanmışlara, dershane kurdurur, özel okul açtırırız. Okullarımızda yetişenler; savcı, hakim, bürokrat, siyasetçi, polis, asker olsun. Kadroları doldururuz, işte o zaman Habilistan’ın ipi elimize geçti demektir. Bırakmayız bir daha. 

Habifeth’in düğmesine basınca menfaatimize olmayan her türlü icraatı engelleriz. Aleyhimize faaliyet yürüten siyasetçileri, bürokratları alaşağı ederiz. Yeri geldiğinde Habifeth'in bir talimatı ile harekete geçecek adamlarımızın desteği sayesinde hükümetleri sıkıştırırız. İstifalarla, şantajlarla devrim bile yaparız. 

Savcı bizde, polis bizde, hakim bizde, asker bizde, köşe başı bürokratlar bizde, ordu bizde olsun. Devletin içinde kendi devletimizi kuralım, kuralım ki operasyon yapma gücümüz sürekli olsun. İplerini çektiğimiz zaman, liderine itaat ederken dinine hizmet ettiğini düşünen, teslim olmuş, vefa borcu birikmişler ordusu harekete geçsin... Habilistan'da kimse din büyüklerine laf edemez,olur ya Habifeth’e laf eden, foyasını meydana çıkaran olursa en büyük düşmanımız o olur. Elimizdeki her imkanı kullanır mücadele ederiz. Medyamızı kullanıp iftiralarla rezil eder mahvederiz, olmadı görevden alır sustururuz, o da sökmez ise öldürürüz.... 

Bu Hâbilistanlılar var ya bu Hâbilistanlılar, başka dini din olarak kabul etmiyorlar . Neymiş efendim kitaplarında da ''Allah katında tek din İslamdır.'' yazıyormuş. Ayeti değiştirme imkanımız yok. Bu aşamada da Habifeth ,diğer dinler de dindir, desin. Sempatik söylemlerde bulunsun. Başka dinden olanlar da cennete gidecek, desin ! Öyle desin, desin ki ; saf, imanlı, ama cahil insanların gönülleri yavaş yavaş başka dinlere ısındırılsın.... 

Bu planı bu kadarla bitti sanmayın. Sona sakladığım harika bir yönü daha var.

 Dünya üzerinde bazı memleketler var. Düşman olduğumuzu bilir, bize itibar etmezler. Kâbilistanlılar oralara gitse kovulur fakat Hâbilistanlılar sevilip sempati ile karşılanır. İşte Habilifeth’i oralarda da kullanacağız. Kendi ülkesinde olduğu gibi oralarda da okullar açacak. Hem Hâbilistan’ın vizyonunu, itibarını hem çocuklarını Kabilistanlılar adına kullanıp oralarda da kadrolaşacağız. ‘’ diyerek sözlerini tamamladığı sıra da Kâbilistan lideri göz yaşları içinde ayakta alkışlanıyordu. .. 

Sonrasında, hiç vakit kaybedilmedi. Ajanlar, Habilistan'a Habilifeh'i aramaya gittiler...





Mustafa Çimen
26/12/2013
Kayseri 

Hiç yorum yok: