Evvel zamanlarda; imanlı, mert, kolay alt edilemeyen
kahraman insanların yaşadığı bir ülke varmış. Hâbilistan’mış buranın adı. Bir
de bunların kadim düşmanları Kabililer varmış. Kabililer galibiyet için her
türlü yolu denemişler, hezimet üstüne hezimet yaşamışlar. Sonunda Hâbilileri
mertçe savaşarak asla yenemeyecekleri anlamışlar..
Kâbililerin lideri, toplantı
ve tartışmaların ardından, yüzlerce fikir üzerinde düşünüp kararını vermiş.
Meclisini toplayıp, '' Harika bir planla karşınızdayım.'' diyerek, gururla konuşmaya
başlamış. '' Hâbilistan’ı ele geçirip, kendi çıkarlarımıza alet edebileceğimiz,
yeri gelince de çökertebileceğimiz yolu buldum ! ''
''Sabırsızlanmayın, basamak
basamak aktaracağım. Planımız şöyle: Hâbilistan’dan kafası çalışan, oturup
kalkmasını, edebi adabı bilen, üstün hitap ve ikna kabiliyetine sahip, din
konusunda bilgili, gözleri çabuk dolan, ağzı kalabalık, Hâbililer’in
menfaatlerini gözardı edecek birini bulalım. Hâbilistan’ı fethettirecek
kahramanımızın ismi Habifeth olsun. ' Habifeth’in gözleri çabuk dolsun, çünkü
Habilistanlılar duygusal çocuklar.
Habifeth’i, sistemin çarpık çarkları
arasında ezilmiş; adam yerine konmamış ; başarı için çırpınmış fakat başarısız
olmuş; şanı şöhreti pek seven, pohpohlanmaya bayılan, lider doğduğuna inanan
ama bir türlü istediği seviyelere yükselememiş, milletine hırslanmış ve
kinlenmiş Hâbililer arasından seçelim. Öyle olmayan birini ' Habifeth’imiz'
yapamayız ! ''
Onunla anlaşalım. “Artık sen bizim adamımızsın, biz ne dersek o
olur. Seni öyle noktalara getireceğiz ki aklın durur. Bize yamuk yapma yeter,
yükseleceksin. Seni hak ettiğin, layık olduğun yere getireceğiz. Cahil
Habilistanlılar senin yüceliğini anlayamamışlar. Seni onurlandıracağız, herkes
kıymetini bilecek. Siyasetçiler, gazeteciler, sanayiciler, sanatçılar kapında
sıraya geçecek, göklere çıkacaksın.” diyelim. ''Vaad ettiğimiz şeyler, teklif
ettiğimiz makam gözünü döndürecek eminim. Teklifimizi reddederse reddetmeyen
birini buluruz, Habilistan’da hain mi yok ?''
O'na sıkışmaması için destek
olalım. Maddi, manevi, ilmi, siyasi, ekonomik, ticari konularda yardımcı olacak
bir ekip oluşturalım. Zorlanmasın . Zaten Habilistan gazetelerinin bazıları avucumuzun içinde, onları kullanırız. Alttan alttan, çaktırmadan Habifeth’in
yıldızını parlatırız. Aynı zamanda diğer gazetelere, gazetecilere para verip
Habifeth’i mazlum din alimi gibi gösterdik mi Habililer’e zokayı yutturduk
demektir . Habifeth’i dini önder veya din büyüğü olarak lanse edebilirsek her
işimiz tamam. Hâbilileri gaza getirir Habifeth'i baş tacı yaptırırız…
Hâbilistanlılar
hassas çocuklar, mazlumu severler.
Hâbililer içinde dinlerine hizmet ettiğini
düşünerek O’nun peşinden gidenler çoğaldıkça, gönül verenlerin sayısı arttıkça,
perde arkasından iplerini elimizde tuttuğumuz fedai ordumuz olur.
Hâbilistanlılar ataları gibidir, dinleri için canlarını feda ederler.
İkinci
aşamaya geçtiğimizde, para ile sızamadığımız kurumlara sızma zamanımız geldi
demektir. Para verip gazete, televizyon alabilirsiniz; fabrika kurabilirsiniz
lakin devlet alamazsınız veya devlet kadrolarını sizin için dolduracak, zamanı
geldiğinde bilerek yada bilmeyerek emrinize uyacak on binlerce kişiyi
bulamazsınız. Bu problemi halletmek için de Habifeth’e inanmışlara, dershane
kurdurur, özel okul açtırırız. Okullarımızda yetişenler; savcı, hakim, bürokrat,
siyasetçi, polis, asker olsun. Kadroları doldururuz, işte o zaman Habilistan’ın
ipi elimize geçti demektir. Bırakmayız bir daha.
Habifeth’in düğmesine basınca
menfaatimize olmayan her türlü icraatı engelleriz. Aleyhimize faaliyet yürüten
siyasetçileri, bürokratları alaşağı ederiz. Yeri geldiğinde Habifeth'in bir
talimatı ile harekete geçecek adamlarımızın desteği sayesinde hükümetleri
sıkıştırırız. İstifalarla, şantajlarla devrim bile yaparız.
Savcı bizde, polis
bizde, hakim bizde, asker bizde, köşe başı bürokratlar bizde, ordu bizde olsun.
Devletin içinde kendi devletimizi kuralım, kuralım ki operasyon yapma gücümüz
sürekli olsun. İplerini çektiğimiz zaman, liderine itaat ederken dinine hizmet
ettiğini düşünen, teslim olmuş, vefa borcu birikmişler ordusu harekete
geçsin... Habilistan'da kimse din büyüklerine laf edemez,olur ya Habifeth’e laf
eden, foyasını meydana çıkaran olursa en büyük düşmanımız o olur. Elimizdeki
her imkanı kullanır mücadele ederiz. Medyamızı kullanıp iftiralarla rezil eder
mahvederiz, olmadı görevden alır sustururuz, o da sökmez ise öldürürüz....
Bu
Hâbilistanlılar var ya bu Hâbilistanlılar, başka dini din olarak kabul
etmiyorlar . Neymiş efendim kitaplarında da ''Allah katında tek din İslamdır.''
yazıyormuş. Ayeti değiştirme imkanımız yok. Bu aşamada da Habifeth ,diğer
dinler de dindir, desin. Sempatik söylemlerde bulunsun. Başka dinden olanlar da
cennete gidecek, desin ! Öyle desin, desin ki ; saf, imanlı, ama cahil
insanların gönülleri yavaş yavaş başka dinlere ısındırılsın....
Bu planı bu
kadarla bitti sanmayın. Sona sakladığım harika bir yönü daha var.
Dünya
üzerinde bazı memleketler var. Düşman olduğumuzu bilir, bize itibar etmezler.
Kâbilistanlılar oralara gitse kovulur fakat Hâbilistanlılar sevilip sempati ile
karşılanır. İşte Habilifeth’i oralarda da kullanacağız. Kendi ülkesinde olduğu
gibi oralarda da okullar açacak. Hem Hâbilistan’ın vizyonunu, itibarını hem
çocuklarını Kabilistanlılar adına kullanıp oralarda da kadrolaşacağız. ‘’
diyerek sözlerini tamamladığı sıra da Kâbilistan lideri göz yaşları içinde
ayakta alkışlanıyordu. ..
Sonrasında, hiç vakit kaybedilmedi. Ajanlar,
Habilistan'a Habilifeh'i aramaya gittiler...