'' Hayat dersleri '' diye kitap yazsam, ilk konusu : '' Kötü olma konusunda da iyi olmak.'' olurdu.
Sevdiğim bir ağabeyimle yaptığımız sohbetlerimizden birinde ''- İnsanın iyiliğini koruyacak kadar şerri, kötülüğü olacak arkadaş'' demişti . Bende diyorum ki '' Gerektiğinde kötü olma konusunda da iyi olun .'' Evet hak edene, hak ettiği gibi davranın.
Burada anlatmak istediğim ; Asla bozgunculuk çıkarmak, başkalarının haklarını ellerinden almak,güzel ahlakın ve mutlak iyiliğin dışına çıkmak, Rabbimiz'in emrettiği daireden taşmak değil. İyiliği emretmek ve kötülükten alıkoymak görevimiz ve üstümüze farz olan mutlak emir. Bu minvalde, inşaa ettiğiniz iyiliğinizi ayakta tutmak ve devam ettirebilmek için gereken dirayet, cesaret, dik başlılık ve saldırının kapsadığı şeyler.
Farzı misal ; kuduz köpeğe, kuzuya davrandığın gibi davransan kuduz köpek seni parçalar. Elini güvercine uzattığın gibi, akbabaya uzatsan parmağından olursun.
Herkese ve her şeye karşı mutlak iyilik içinde olmayı, bu alemin kuralları ve bünyesi kaldırmaz. Baharda güneş, dik açıyla gelmeye başladığında, merada otları yeşertirken dağda karları eritir. Birini var ederken, diğerini yok eder. Gülün bile dikeni var düşünün artık..
Davranışta doz önemli. Bazı köpekler ; elinizi değneğe uzattığınızda sizden korkar, bazıları değneği elinize aldığınızda, bir kısmı değneği köpeğe vurmak için kaldırdığınızda, diğer bir kısmı ise değneği kafasına yediğinde sizden korkar. Değneği direk kafasına indirmek her zaman şart olan yöntemdir. İlk yöntemden başlamak her zaman kaybettirir.
Aşık Veysel, uzun ince bir yolda gidiyorum gündüz gece demişti ; uzun ince bir yol, bu yolda doğru gidebilmek önemli.
Yol üstünde birtakım keskin çakıl taşları var, birçok sivri diken, birdenbire çıkıveren çukurlar, pek çok kuduz köpek, haramîler eşkıyalar var. Yol uzun, bu yol hep yokuş aşağı değil, bazı zamanlarda çıkışları var, yer yer kavşaklarla karşılaşıyorsunuz, yer yer yavşaklarla. Gecesi ve gündüzü var, gecesinde dostu düşmandan ayırt etmek zor. Korkulacak yanlarınızın olması, zararlıların korkması, manevi kalkanınız.
Ancak ; güler yüzlü ve nazik olmak, uysal koyun olmak demek değildir. Çatık kaşlı ve asık suratlı olmak da ciddi olmak değildir. Bu yolda ; hem güler yüzlü, hem nazik, hem ciddi, hem de düşmanlarınızı ürkütecek kadar cesur ve ''kötü'' olmanız lazım.
Mehmet Akif Ersoy ; '' Yumuşak huylu isem kim demiş uysal koyunum / Kesilir belki fakat, çekmeye gelmez boynum.'' diyor. Korkusuzluğunu ilan ediyor ve '' Çiğnerim, hatta boğarım! '' diye ekliyor. Bunlar sözün gelişi, laf olsun torba dolsun diye söylenmiş sözler değil. Bizlere kâideyi açıklıyor.
Mustafa ÇİMEN
05/10/2013
KAYSERİ
Sevdiğim bir ağabeyimle yaptığımız sohbetlerimizden birinde ''- İnsanın iyiliğini koruyacak kadar şerri, kötülüğü olacak arkadaş'' demişti . Bende diyorum ki '' Gerektiğinde kötü olma konusunda da iyi olun .'' Evet hak edene, hak ettiği gibi davranın.
Burada anlatmak istediğim ; Asla bozgunculuk çıkarmak, başkalarının haklarını ellerinden almak,güzel ahlakın ve mutlak iyiliğin dışına çıkmak, Rabbimiz'in emrettiği daireden taşmak değil. İyiliği emretmek ve kötülükten alıkoymak görevimiz ve üstümüze farz olan mutlak emir. Bu minvalde, inşaa ettiğiniz iyiliğinizi ayakta tutmak ve devam ettirebilmek için gereken dirayet, cesaret, dik başlılık ve saldırının kapsadığı şeyler.
Farzı misal ; kuduz köpeğe, kuzuya davrandığın gibi davransan kuduz köpek seni parçalar. Elini güvercine uzattığın gibi, akbabaya uzatsan parmağından olursun.
Herkese ve her şeye karşı mutlak iyilik içinde olmayı, bu alemin kuralları ve bünyesi kaldırmaz. Baharda güneş, dik açıyla gelmeye başladığında, merada otları yeşertirken dağda karları eritir. Birini var ederken, diğerini yok eder. Gülün bile dikeni var düşünün artık..
Davranışta doz önemli. Bazı köpekler ; elinizi değneğe uzattığınızda sizden korkar, bazıları değneği elinize aldığınızda, bir kısmı değneği köpeğe vurmak için kaldırdığınızda, diğer bir kısmı ise değneği kafasına yediğinde sizden korkar. Değneği direk kafasına indirmek her zaman şart olan yöntemdir. İlk yöntemden başlamak her zaman kaybettirir.
Aşık Veysel, uzun ince bir yolda gidiyorum gündüz gece demişti ; uzun ince bir yol, bu yolda doğru gidebilmek önemli.
Yol üstünde birtakım keskin çakıl taşları var, birçok sivri diken, birdenbire çıkıveren çukurlar, pek çok kuduz köpek, haramîler eşkıyalar var. Yol uzun, bu yol hep yokuş aşağı değil, bazı zamanlarda çıkışları var, yer yer kavşaklarla karşılaşıyorsunuz, yer yer yavşaklarla. Gecesi ve gündüzü var, gecesinde dostu düşmandan ayırt etmek zor. Korkulacak yanlarınızın olması, zararlıların korkması, manevi kalkanınız.
Ancak ; güler yüzlü ve nazik olmak, uysal koyun olmak demek değildir. Çatık kaşlı ve asık suratlı olmak da ciddi olmak değildir. Bu yolda ; hem güler yüzlü, hem nazik, hem ciddi, hem de düşmanlarınızı ürkütecek kadar cesur ve ''kötü'' olmanız lazım.
Mehmet Akif Ersoy ; '' Yumuşak huylu isem kim demiş uysal koyunum / Kesilir belki fakat, çekmeye gelmez boynum.'' diyor. Korkusuzluğunu ilan ediyor ve '' Çiğnerim, hatta boğarım! '' diye ekliyor. Bunlar sözün gelişi, laf olsun torba dolsun diye söylenmiş sözler değil. Bizlere kâideyi açıklıyor.
Mustafa ÇİMEN
05/10/2013
KAYSERİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder