Din'i İslama hiç bir şey olmaz. 1400 sene boyunca da hiç bir şey olmadı. Yüce kitabımızdan bir tek harf eksilmedi ve dahi değişmedi. Sünneti Seniyye muhafaza edildi. Kıyamete kadar da olmaz.
Günümüzde akıl patlaması yaşayıp, din sahasında yeni keşifler yapanlar, İslam'a ve Sünnet'e yeni şeyler katmak isteyenler fitnelerdir. Çabaları başlarında paralanacak münafıklardır. Dinimiz ve kaideleri 1400 sene evvel yüce Rabbimiz tarafından tamamlanmıştır.
İmtihan İslam dininin imtihanı değildir. Müslümanların imtihanıdır.
Müslümanlık ile imtihan olanların, cennete ve cemale müşteri olanların imtihanı ; şu an ki dünya konjonktüründe, bildiğimiz ve algıladığımız kadarı ile çok zor.
Dünyada tüm zorlukların, zulümlerin Muhammed ümmetinin başına gelmesi boşuna değil. Peygamberlerimiz ve Peygamberimiz (S.A.V), Ashabı, Sahabeleri, Halifelerimiz, Ehli Beytimiz hep bu zorluklarla imtihan oldu. Ecdadımız da.
Bakara Suresi, 214 üncü ayeti kerime de ''Yoksa siz kendinizden evvel geçenlerin mesel olmuş halleri hiç başınıza gelmeksizin Cennete girivereceksiniz mi sandınız? Onlara öyle ezici mihnetler, kımıldatmaz zaruretler dokundu ve öyle sarsıldılar ki hattâ Peygamber ve maiyetinde iman edenler «ne zaman Allah'ın nusratı?» diyeceklerdi. Bak işte Allahın nursatı yakın.'' ( Meal ;Elmalılı Hamdi Yazır )
Evet ; Siz sizden öncekilerin imtihan olduğu gibi sınanmadan, o zorluklara katlanmadan Cennete gireceğinizi mi sandınız, hitabı da bizler için. O zorlukların neler olduğu, çekilen ızdırapların büyüklüğü tarihte kayıtlıdır.
Müslümanların müşteri olduğu şeyin değeri; kutsaldır, yücedir, akıllara sığmaz büyüklüktedir. Pahası da elbette büyük olacaktır.
Bu büyüklük dünya nazarı ile ve kıyası iledir. Hakikatte ise Cennet ve Cemal ve Rızayı Hakka paha biçilemez.
Değil bir ömür, bin ömür, yüz milyar ömür ve canımız olsa, biz de her gününü dayanılmaz ızdıraplara sabrederek geçirsek, alnımızı da secdeden kaldırmasak, yine de ödenemeyecek bir pahadır.
Bu durum, bedel ve imtihan karşısında ; ''Vağfuanna, Vağfirlene, Verhamna, Ente mevlana '' Demek ve sabretmek gerekir. Çünkü; çektiğimiz sıkıntılara ve ibadetlerimize değil Rabbimize sığınmalı ve güvenmeliyiz.
Sabır.
Bu da geçer ya Huuu.
Mustafa Çimen
Kayseri
05/01/2014
Pazar
Günümüzde akıl patlaması yaşayıp, din sahasında yeni keşifler yapanlar, İslam'a ve Sünnet'e yeni şeyler katmak isteyenler fitnelerdir. Çabaları başlarında paralanacak münafıklardır. Dinimiz ve kaideleri 1400 sene evvel yüce Rabbimiz tarafından tamamlanmıştır.
İmtihan İslam dininin imtihanı değildir. Müslümanların imtihanıdır.
Müslümanlık ile imtihan olanların, cennete ve cemale müşteri olanların imtihanı ; şu an ki dünya konjonktüründe, bildiğimiz ve algıladığımız kadarı ile çok zor.
Dünyada tüm zorlukların, zulümlerin Muhammed ümmetinin başına gelmesi boşuna değil. Peygamberlerimiz ve Peygamberimiz (S.A.V), Ashabı, Sahabeleri, Halifelerimiz, Ehli Beytimiz hep bu zorluklarla imtihan oldu. Ecdadımız da.
Bakara Suresi, 214 üncü ayeti kerime de ''Yoksa siz kendinizden evvel geçenlerin mesel olmuş halleri hiç başınıza gelmeksizin Cennete girivereceksiniz mi sandınız? Onlara öyle ezici mihnetler, kımıldatmaz zaruretler dokundu ve öyle sarsıldılar ki hattâ Peygamber ve maiyetinde iman edenler «ne zaman Allah'ın nusratı?» diyeceklerdi. Bak işte Allahın nursatı yakın.'' ( Meal ;Elmalılı Hamdi Yazır )
Evet ; Siz sizden öncekilerin imtihan olduğu gibi sınanmadan, o zorluklara katlanmadan Cennete gireceğinizi mi sandınız, hitabı da bizler için. O zorlukların neler olduğu, çekilen ızdırapların büyüklüğü tarihte kayıtlıdır.
Müslümanların müşteri olduğu şeyin değeri; kutsaldır, yücedir, akıllara sığmaz büyüklüktedir. Pahası da elbette büyük olacaktır.
Bu büyüklük dünya nazarı ile ve kıyası iledir. Hakikatte ise Cennet ve Cemal ve Rızayı Hakka paha biçilemez.
Değil bir ömür, bin ömür, yüz milyar ömür ve canımız olsa, biz de her gününü dayanılmaz ızdıraplara sabrederek geçirsek, alnımızı da secdeden kaldırmasak, yine de ödenemeyecek bir pahadır.
Bu durum, bedel ve imtihan karşısında ; ''Vağfuanna, Vağfirlene, Verhamna, Ente mevlana '' Demek ve sabretmek gerekir. Çünkü; çektiğimiz sıkıntılara ve ibadetlerimize değil Rabbimize sığınmalı ve güvenmeliyiz.
Sabır.
Bu da geçer ya Huuu.
Mustafa Çimen
Kayseri
05/01/2014
Pazar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder